Yapılışı: yufkayı düz bir zemine yayın üzerini biraz yağlayın, yufkanın bir ucunu katlayın (nasıl katlanacağını resimlerden takip edebilirsiniz.) Katladığınız uca hazırladığınız iç malzemesini koyun rulo olarak sarın. Kol böreği gibi kıvırıp tepsiye yerleştirin ve üzerine biraz yağ sürün. Önceden ısıtılmış fırında fişirin. Afiyet olsun.
Translate
21 Şubat 2010 Pazar
Şip Şak Börek
Yapılışı: yufkayı düz bir zemine yayın üzerini biraz yağlayın, yufkanın bir ucunu katlayın (nasıl katlanacağını resimlerden takip edebilirsiniz.) Katladığınız uca hazırladığınız iç malzemesini koyun rulo olarak sarın. Kol böreği gibi kıvırıp tepsiye yerleştirin ve üzerine biraz yağ sürün. Önceden ısıtılmış fırında fişirin. Afiyet olsun.
Renkli ve Minik Oyalar
20 Şubat 2010 Cumartesi
Kıssadan Hisse

Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip :" Oğlum" der, "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir."
Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar.
İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar.
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır, evirir çevirir : sonra "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü olarak bir semerciye gider. Semerci nesneye şöyle bir bakar. "Bu der benim semerlere iyi süs olur bir on lira veririm."
En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindeki görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir mücevheri nerden buldun? Buna ne kadar istiyorsun?" diye sorar.
Öğrenci sorar: "Siz ne kadar veriyorsunuz?"
Kuyumcu: "Ne istiyorsan veririm" der.
Öğrenci " hayır veremem" diye taşa doğru uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: "Ne olur bunu bana satın evimi, dükkanımı hatta arsalarımın hepsini vereyim" Öğrenci emanet olduğunu,satmaya yetkili olmadığını ancak fiyatını öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geri dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak bir lira verenler diğer tarafta bu nesneyi mücevher diye isimlendirip ona sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olup hatta yalvaran kişiler.
Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçenleri anlatır.
Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?"
Öğrenci: " Çok şaşkınım efendim,ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karma karışık" diye cevap verir.
Bilge hoca çok kısa cevap verir: "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bileninin yanında kıymetlidir."
Mail kutuma gelen bu hikaye çok hoşuma gittiği için sizlerle paylaşmak istedim. Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Asıl mesele kuyumcuyu bulmaktadır.
19 Şubat 2010 Cuma
18 Şubat 2010 Perşembe
Supangle
malzemeler:1 lt süt, 1.5 su bardağı şeker, 2.5 fincan un, 3 yemek kaşığı kakao, 2 yumurta, 50gr margarin.
yapılışı: süt,şeker,un ve kakaoyu muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin.5-10 dakika çırpın ılınınca yumurtaları ve margarini de ekleyin 10 dakika daha çırpın servis kaselerine dökün. Afiyet olsun.
16 Şubat 2010 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)